Bir Mirac Hediyesi Olarak Namaz
Geçtiğimiz günlerde, birkaç arkadaşla konuşurken, namazın nasıl olup da müminler için bir hediye olduğu konuşması geçti. Evet, manevi olarak iyi bir şeydi namaz ama külfetine bakınca hediye olma özelliği gölgede kalıyor ya da görülemiyordu.
Fakirin aklına da aşağıdaki temsil (benzetme) geldi; fakat, onu paylaşmadan önce, kendimin namazdan bahsedebilecek en son Müslümanlardan biri olduğumu itiraf etmeliyim. Nerede namaz, nerede ben? Yine de aklıma gelen benzetmenin çok da kötü olmadığını söyleyerek onu sizinle de paylaşayım:
Şimdi bir insan Manisa'dan Payitaht'a gitmek istese ve vasıta olarak da ayağındaki çarıklardan başka bir şey olmasa, sonra Yüce Sultan, onun bu haline acıyıp, Yaver-i Ekrem'ine saray endüstri merkezinden bir araba gönderse, elbette bu araba o insan için hediye olacaktır. Bu hediyenin elbette bakımı, görümü, yakıtı, temizliği, vb. külfetleri olacaktır ancak o insan bunlardan hiç gocunmayacak ve büyük zevkle o aracı kullanıp, gideceği yere gidecektir.
Aynen öyle de namaz da, teşbihte hata olmasın, Allah'a yaklaşmak isteyen mümine verilmiş öyle bir hediyedir. O olmasa Allah'a yaklaşması yok denecek kadar az ve yavaş olacak iken, namazla öyle bir hız kazanır ki, külfet(çik)leriyle getirisi arasında bir kıyas yapınca, hediye kelimesinden daha yerinde bir kelimenin uygunsuz kaçacağı görülür.
İşte, Allah en doğrusunu bilir, namaz bu hususiyetiyle bir hediyedir ve Efendimiz'le (SAV) biz aciz kullara Mirac yolculuğunda verilmiştir.
Allah bizi o hediyenin kıymetini bilen kullarından eylesin.