Fitne Ateşi
Dininin en son kalesi
Yanıyor söndür Mevlam
Biz kullarının sinesi
Acıyor dindir Mevlam
Başlamışken nur akmaya
İki oluktan da tam
Tutar oldu çirkin maya
Tutmasın kindir Mevlam
Beyaz çıkmıştılar yola
Sonra verdiler mola
Münafıklarla kol kola
Olanı sindir Mevlam
Sebepler sukut etmişti
Olmayacak bir işti
Bütün sinirler depreşti
Sekine indir Mevlam
8 Haziran 2015 Pazartesi
Arıya vahyedilme üzerine
Arıya vahiy ile peygamberlere vahiy arasında nasıl bir ilişki var?
Mana alemi ile madde alemi birbiriyle ilişkili olduğundan, her şeyin bir mülk, bir de melekût boyutu olduğundan, vahyin mana alemine bakan kısmı Kur'an, madde alemine bakan kısmı da bal şeklinde tezahür ediyor olabilir. Allahu a'lem.
Bu hipotezi benim için geçerli kılan birkaç nokta var:
Mana alemi ile madde alemi birbiriyle ilişkili olduğundan, her şeyin bir mülk, bir de melekût boyutu olduğundan, vahyin mana alemine bakan kısmı Kur'an, madde alemine bakan kısmı da bal şeklinde tezahür ediyor olabilir. Allahu a'lem.
Bu hipotezi benim için geçerli kılan birkaç nokta var:
- Zahir-Batın İlişkisi: Allah'ın yarattığı her şeyin bir zahir, bir de batın yönü olur. Yani Allah (cc)'ın icraatları sadece maddi ya da sadece manevi olmaz. Mesela rahmet manevi bir tecellidir. Yağmur ise maddidir. Bediüzzaman'ın ifadeleri içinde "...güya rahmet tecessüm ederek (cisimleşerek) katreler (damlalar) suretinde hazine-i Rabbaniyeden (Allah'ın hazinesinden) akıyor manasında olduğundan, yağmura "rahmet" namı (adı) verilmiştir." dendiği üzere manevi olan rahmetin, maddi dünyadaki uzantılarından biri maddi olan yağmurdur. Aynen öyle de manevi olan vahyin maddi dünyadaki uzantılarından birinin bal olması ihtimal dahilindedir.
- Vahyin Ölümsüzlüğü: Kur'an-ı Kerim gibi vahiy eserlerindeki ayetlerin hiçbir zaman bozulmadığını, geçerliliklerini yitirmediklerini ve her zaman canlılıklarını koruduklarına inanırız; çünkü onlar vahiydirler. Bal da vahiy kaynaklı bir ürün olduğu için bozulmaz. Üzerinden yıllar da geçse tazeliğini muhafaza eder.
- Benzersizlik: Vahyin Kur'an'daki şekli olan ayetler, hiç bir akıl ve şuur sahibi varlığın taklit edemeyeceği ve benzerini getiremeyeceği bir mükemmelliğe sahiptirler. Bu hususta Kur'an'ın insanlara ve cinlere meydan okuduğu ve bırakın Kur'an'ın bir benzerini meydana getirmeyi, bir suresini hatta bir ayetini dahi zorlayamayacaklarını ortaya koyması bilinen bir durumdur. Bal da bu türden, hiçbir insanın yapamayacağı, yine Bediüzzaman'ın ifadeleri içerisinde "zehirli bir böceğin (arının) karnında bizim için pişirilen" benzersiz bir besin olması itibarıyla vahiy ürünü olma hususiyetini gözler önüne seriyor olabilir.
Elbette her şeyin en doğrusunu Allah bilir. Bize düşen, Kur'an, sünnet, icma ve kıyas filtrelerinden geçirdiğimiz fikirlerimizi tefekkür tezgahında dokumaktır.
7 Haziran 2015 Pazar
Hacet Duası Nasıl Okunacak?
Okunan hacet duasında, nerelerde durulacağına dair bir belirsizlik olduğu kanaatiyle, duanın hangi cümlelerinde durulması gerektiğini gösteren bir yazım yapmanın faydalı olacağı düşüncesi oluştu.
Buna göre, bir bütün olarak okunması gereken cümleleri madde madde aşağıya çıkaralım. İnşallah istifadeye medar olur:
اَللّٰهُ أَكْبَرُ كَبِيرًا
وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ كَثِيرًا
فَسُبْحَانَ اللّٰهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِناَ وَنَبِيِّ مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ
اَللّٰهُمَّ أَعْلِ كَلِمَةَ اللّٰهِ وَكَلِمَةَ الْحَقِّ وَدِينَ الْإِسْلَامِ فيِ كُلِّ أَنْحَاءِ الْعَالَمِ وَفِي كُلِّ نَوَاحِي
الْحَيَاةِ
وَاشْرَحْ صُدُورَنَا وَصُدُورَ عِبَادِكَ فيِ كُلِّ أَنْحَاءِ الْعَالَمِ وَفِي كُلِّ نَوَاحِي الْحَيَاةِ
إِلَى الْإِيمَانِ وَالإِسْلاَمِ وَالْإِحْسَانِ وَالْقُرْآنِ وَإِلَى خِدْمَتِنَا وَاسْتَخْدِمْنَا فِي هَذَا الشَّأْنِ
وَضَعْ لَنَا الْوُدَّ بَيْنَ عِبَادِكَ فِي السَّمَاءِ وَاْلأَرْضِ
وَاجْعَلْنَا مِنْ عِبَادِكَ الْمُخْلِصِينَ الْمُخْلَصِينَ الْمُتَّقِينَ الْوَرِعِينَ الزَّاهِدِينَ الْمُقَرَّبيِنَ الرَّاضِينَ الْمَرْضِيِّينَ الصَّافِينَ الْمُحِبِّينَ الْمَحْبُوبِينَ الْمُتَوَاضِعِينَ الْخَاشِعِينَ وَالْمُتَخَلِّقِينَ بِأَخْلاَقِ الْقُرْآنِ
اَللّٰهُمَّ اجْمَعْ شَمْلَناَ أُمَّةَ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لاَسِيَّمَا شَمْلَ إِخْوَانِنَا وَأَخَوَاتِنَا وَأَصْدِقَائِنَا وَصَدَائِقِنَا
اَللّٰهُمَّ عَلَيْكَ بِأَعْدَائِكَ وَأَعْدَائِنَا وَأَعْدَاءِ خِدْمَتِنَا كُلِّهِمْ أَجْمَعِينَ لاَسِيَّمَا الَّذِينَ نَذْكُرُ أَسْمَاءَ أَمْكِنَتِهِمْ فِي بَعْضِ الْأَحْيَانِ
وَنُشِيرُ إِلَيْهِمْ وَنُسَمِّي بَعْضَهُمْ وَنُخَصِّصُ بَعْضَهُمْ وَنُعَمِّمُ بَعْضَهُمْ
اَللّٰهُمَّ إِنْ كُنْتَ تُرِيدُ هِدَايَتَهُمْ وَسَوْقَهُمْ إِلَى سَبِيلِكَ وَإِلَى الْإِسْتِقَامَةِ وَالْعَدَالَةِ وَالْإِنْصَافِ وَالْإِذْعَانِ فَاهْدِهِمْ وَسُقْهُمْ فِي أَقْرَبِ أَقْرَبِ زَمَانٍ إِلَى طَرِيقٍ مُسْتَقِيمٍ
وَإِلاَّ فَأَلْجِمْ أَفْوَاهَهُمْ وَاغْلُلْ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَاشْدُدْ عَلَيْهِمْ وَطْأَتَكَ وَكَسِّرْ أَقْلاَمَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ وَقُوَّتَهُمْ وَطُغْيَانَهُمْ وَضَلاَلَتَهُمْ وَشَوْكَتَهُمْ وَوَحْدَتَهُمْ وَعُدَّتَهُمْ وَاتِّحَادَهُمْ واتِّفَاقَهُمْ وَنُظُمَهُمْ وَانْتِظَامَهُمْ
اَللّٰهُمَّ اهْزِمْهُمْ وَزَلْزِلْهُمْ وَشَتِّتْ شَمْلَهُمْ وَفَرِّقْ جَمْعَهُمْ وَمَزِّقْهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ وَاجْعَلْ بَأْسَهُمْ بَيْنَهُمْ وَلاَ تُبَلِّغْهُمُ اْلأَمَلَ
وَانْصُرْنَا عَلَيْهِمْ بِحَقِّ ذَاتِكَ وَ بِحَقِّ صِفَاتِكَ وَبِحَقِّ أَسْمَائِكَ الْحُسْنٰى وَبِحَقِّ وَحُرْمَةِ اسْمِكَ الْعَظِيمِ وَبِحُرْمَةِ وَشَفَاعَةِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ الْمُصْطَفٰى صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَعَلَى إِخْوَانِهِ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ
آمِينْ. وَصَلِّ اَللَّهُمَّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ
Büyük Allah’tır, her türlü hamd ü senâ O Yüceler Yücesi’nin hakkıdır ve sabah-akşam tesbîh ile anılmaya layık yalnız O’dur.
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’a sonsuz hamd ve şükür, Kainatın Medar-ı Fahri Efendimiz (aleyhisselam)’a, âline ve ashabına da nihayetsiz salât ü selam olsun.
Allah’ım, zatında yüce olan dinini bugün de dünyanın her bir köşesinde ve hayatın her ünitesinde bir kere daha yücelt; hakkı-hakikati bütün gönüllere duyur. Bizim ve bütün kullarının sinelerini imana, İslam’a, ihsan duygusuna, Kur’an’a ve Hakk’a hizmete aç, bizi bu işte istihdam eyle ve gökteki ve yerdeki kulların arasında bize karşı bir sevgi vaz et. Bizi ihlasa erme yolunda ilerleyen ve senin ihlasa erdirdiklerinden, hep takva hatta onun da ötesinde vera’ duygusuyla hareket eden, zühdü bir hayat tarzı olarak benimsemiş, yüce nezdinde kurbete mazhar olmuş, icraat-ı sübhaniyenin hepsinden razı olmuş ve seninde kendisinden razı olduğun, saffet ve duruluğu tabiatının bir buudu haline getirmiş, Sen’i sevmiş ve Sen’in sevdiğin, hoşnut olduğun, hem senin hem de senin yarattıkların karşısında tevazu kanatlarını indirmiş, kalblerindeki huşuun bedenlerinde de tezahür ettiği ve indirmiş olduğun Kur’anın emirlerine sımsıkı sarılıp; yasaklarından da fersah fersah uzak durmayı hayatlarının felsefesi haline getirmiş kullarından eyle!.
Allahım Ümmet-i Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) –özellikle de dünyanın dört bir yanında iman, İslam ve Kur’an hizmetinde koşuşturan kardeş ve bacılarımın, kadını ve erkeğiyle dostlarımın ve sevdiklerimin- birlik ve düzenini temin eyle! Allah’ım! bize dirlik ver!
Ey Merhameti Sonsuz Yüce Rabbimiz! Yeryüzünde sulhtan, barıştan, sevgiden, hoşgörüden, insanlıktan ve inandığı gibi yaşamadan başka bir arzusu olmayan kapının bu bendelerine kötülük ve düşmanlık yapmaktan bıkıp usanmayan ve menfur emellerini gerçekleştirmek için plan üstüne plan, entrika üstüne entrika, komplo üstüne komplo kurup duran hak ve hakikat düşmanlarından, zalimlerden çekmediğimiz kalmadı. Biz de nâçâr bir kez daha kapına geldik, dergahına iltica ettik; rahmet, şefkat ve merhametini dileniyoruz.
Yegane güç ve kuvvet sahibi, Sultanlar Sultanı Rabbimiz! Canlarımız gırtlağımıza dayandığı için huzurunda zaman zaman isimlerini, mekanlarını hususi ya da umumi tasrih ettiklerimiz başta olmak üzere bize düşmanlık besleyen ne kadar insafsız gaddar ve zalim varsa hepsini Sana havale ediyoruz.
Allah’ım! Vereceğin hükme karşı her zaman boynumuz kıldan ince; şayet Sen onların hidayetlerini murad buyuruyorsan en kısa zamanda onları hidayete erdir; yok muradın bu değilse Rabbim, o hak-hukuk tanımaz, insanlıktan nasipsiz, tiran bozması azgın ve taşkınların ağızlarına gem vur.. ellerini, ayaklarını bağla.. o azgınlar güruhuna karşı gücünün ve kuvvetinin büyüklüğünü göster.. kalemleriyle düşmanlık yapanların kalemlerini, dilleriyle hakkımızı ihlal edenlerin dillerini.. kaba kuvvetle iş yapmaya çalışanların cephanelerini daha kullanılamaz hale getir ve hepsinin ama hepsinin kuvvetlerini, aşırılıklarını, dalaletlerini, güçlerini, birliklerini, şer ve zulüm istikametinde kullandıkları malzemelerini, ittihat ve ittifaklarını paramparça hale getir; zîr ü zeber eyle!.
Yüce Rabbimiz! Hayatlarını Sen’in masum kullarına adavet etmeye bağlamış din ve diyanet düşmanlarını bütün teşebbüslerinde hezimete uğrat.. onları sarsıntı üstüne sarsıntıya maruz bırak.. birlik ve düzenlerini boz.. cemiyetlerini paramparça hale getir.. hepsini bölük-pörçük et.. birbirlerine düşür.. kirli emellerine ulaşmalarına müsaade etme ve o insanlık mahrumu zavallılara karşı her zaman biz kullarını nusretinle te’yîd buyur! Bütün bunları Senden; Zâtın, güzel isimlerin, ismi a’zamın, ulvî sıfatların hakkı için ve Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (sallallahu aleyhi ve sellem) indindeki şefaati hürmetine diliyor ve dileniyoruz.
Biricik önderimiz, mihmandarımız, kılavuzumuz, dünya ve ahiret saadetimizin vesilesi Efendimiz’i, âlini ve ashabını duamızın sonunda bir kere daha salât ü selamlarla yâd etmek istiyoruz, Rabbimiz. Ne olur, bahtına düştük, güzel isimlerin, yüce sıfatların, Peygamberimiz ve Kur’an hakkı için dualarımızı kabul buyur; yolda bulunmanın hakkını veremiyor olsak da yolunun bu muhtaç yolcularını yollarda bırakma, kapından eli boş geri çevirme, haybet ve hüsrana maruz bırakma! Amin!..
Etiketler:
a'li,
allahumme,
allahümme,
dua,
dualar,
duası,
hacet,
kelimatallah,
kelimetallahi,
kelimetullah
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)