21 Mayıs 2012 Pazartesi

Attan İnene Kadar Kur'an'ı Hatmedenler

Okuduğum menkıbe kitaplarında bazı büyük zevatın, ki bunların içinde Hz. Osman'ın da olduğunu sanıyorum, attan inene kadar Kur'an-ı Kerim'i hatmettiklerini görmüştüm.

Bunun nasıl mümkün olacağıyla ilgili o zaman aşağıdaki iki ihtimal aklıma gelmişti:
  • Bast-ı Zaman: Bu zatlar, Allah'ın (c.c) izin vermesiyle, zamanda genişlik yaşamışlar; attan inme gibi kısa bir zaman onlar için Kur'an'ı hatmedecek kadar genişlemiş, onlar da hatmetmişler. Bast-ı zaman hadisesini rüyalardan biliyoruz, uzunca bir rüyayı birkaç saniyede görebiliyoruz. Demek ki bast-ı zaman diye bir şey var.
  • Burada kastedilen Kur'an'ı hatmetmiş kadar sevap kazanmaktır. Yasin'i 2 kere, İhlas suresini 3 kere, Nasr suresini 4 kere okuyanlara Kur'an'ı hatmetme sevabı verildiğine dair bilgiler var kaynaklarda. Bu da olabilirdi.

Ama nedense afakı düşünmekten enfüse geçememiştim. Yani o büyüklerin bunu nasıl yapmaya vakit bulduklarını düşünmekten, bunun benim için ne anlama gelmesi gerektiğini düşünmeye başlayamamıştım.


Geçenlerde kendimde oturtmasını Rabbim'den istediğim bir alışkanlığı kazanmaya çalışırken bu konu aklıma geldi. Rabbim'den bende namaz sonrası tesbihatları oturtmasını istiyordum. Şükürler olsun, ve inşallah istidrac değildir, Rabbim bana tesbihatların çoğunu yaptırıyor, ve tesbihat yapmanın aslında o kadar da zor olmadığını bana hissettiriyor. Şöyle ki, eskiden bir namazın tesbihatını yapmak için uzun bir zamana ihtiyacım olduğunu sanır, o kadar uzun zaman bulamayınca (ki bu çoğu zaman oluyordu) tüncina'yı okuyup namazdan ayrılırdım. Sonra baktım ki, acelem olan namazlarda, namazdan sonra mesela seccadeyi toplarken Ayet-el Kürsi'yi bitirivermişim. Ayakkabılarımı giyip çıkana kadar tesbihler yapılmış (hem de öyle Subhanallah derken sub sub değil yani), asansörden inene kadar dua yarılanmış, otobüse binene kadar tehliller, salevatlar, ism-i azam duası bitirilmiş oluyor. Dışarıdaki görüntülerin zihnimi çeldiği zamanlar ism-i azam duası otobüste bitmek durumunda oluyor ancak zararı yok. Ardınan aşr-i şerifi de okudum muydu benden iyisi olmuyor.


Rabbim'e hamd-ü senalar olsun, şimdi büyük kısmını, lafzi de olsa, yaptığım tesbihatların eksikliğini, eskiden, bağların kopuk olduğu şekline yorumluyordum. Şimdi ise en azından telaffuz düzeyinde de olsa yaptırılıyorum. Ve bu çok da fazla zaman almıyor.


İşte şimdi mezkur "attan inene kadar hatim" meselesi benim için daha anlamlı hale geldi. Şimdi ulaştığım sonuçlar ise şöyle:
  • Büyükler, tesbihatları adetleri olduğundan çabucak bitirebiliyorlar; benim gibi sifir bir insan bile tesbihatını yapabiliyorsa, onların hatmetmesi hayal değil. Ya da enfüsi bir nazarla, onlar yapabiliyorsa biz de kendi istidadımız ölçüsünde benzerini yapabiliriz.
  • Attan inerken tabiri mecaz olabilir. Yani insanın iş yapılacak vakit olmadığını düşündüğü zamanların iyi değerendirilebileceğini ifade eden bir mecaz olabilir. Attan inme sadece karakteristik bir benzetme ve bu gibi zamanları kullanarak hatim yapıyor olabilirler. Afaktan enfüse geçecek olursak, biz de zamanımız yok diyerek birçok vazifemizi geçiştiriyoruz. Demek ki biz de her boşluğu değerlendirebiliriz.
  • Tesbihatı ve/veya zikirleri aksatmaya bahane yok.
Rabbim bize zamanını iyi değerlendirme bilincini ihsan etsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder